Anayasa hukuku, özgürlük ile düzeni bağdaştırma ve bu iki temel bileşen arasında optimal denge kurma tekniklerini inceleyen bir disiplindir. Bu özelliği nedeniyle gerek içerik gerek yöntem açısından diğer hukuk dalları gibi saf anlamda pozitif hukuk niteliğine ve yöntemine sahip değildir. Bir hukuk dalı olması nedeniyle kendine özgü konusu, kaynakları ve yargılama esasları şüphesiz vardır. Ancak diğer hukuk dallarından farklı olarak, isminin çağrıştırdığının aksine, sadece belirli bir ülkenin anayasasının normatif açıdan incelenmesinden ibaret değildir. Duverger'nin çarpıcı betimlemesiyle "anayasada olmayan bir anayasa hukuku, anayasa olmadan da bir anayasa hukuku vardır".
Bilindiği üzere Anayasada 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylamasıyla kabul edilen çok önemli ve kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. Bu Anayasa değişiklikleri, esas itibariyle mevcut parlamenter sistemden başkanlık (Cumhurbaşkanlığı) sistemine geçişi sağlayan hükümlerden oluşmakla birlikte, seçilme hakkı, hukuk devleti ve yargıyla ilgili de önemli yenilikler getirmektedir. Başkanlık sistemine ilişkin değişikliklerin yürürlüğe girmesi, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimle belirlenen Cumhurbaşkanının göreve başlaması ile gerçekleşmiştir.
İdare Hukuku ise, hem Devlet'in belli bir türdeki organlarının, yapılarının, kurumlarının ve hem de yine Devletin bu kurum ve kuruluşlarının görevlerinin ifasında düzenleyici, sınırlandırıcı ve yol gösterici kurallarının tümünü ifade eden bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu ayrımlamayı, daha net bir biçimde ortaya koymak gerekir: Anayasa Hukuku derslerinden anımsanacağı gibi, bir devlette belli başlı olarak üç organ (yasama, yürütme ve yargı) ile bu organlara özgülenen üç temel işlev ya da fonksiyon bulunmaktadır: Bunlar, "yasama fonksiyonu", "yürütme fonksiyonu" veya işlevi ve nihayet "yargı fonksiyonu" ya da işlevidir. Devletin bu üç temel organı, kendilerine özgülenen görevleri yerine getirmek için, üç ayrı 'yetki' ye sahiptir: Bu yetkiler, yasama, yürütme ve yargı yetkileridir ki, bu yetkilerin tümünün kaynağı, üstün devlet kudreti,'egemenlik'dir. Günümüzde her ülkede idareye uygulanan hukuk kuralları mutlaka vardır, diğer bir ifadeyle her idarenin bir hukuku söz konusudur. Ancak her idarenin hukuku, idare hukuku anlamına gelmemektedir. İdareye özgü hukuk kuralları bulunan ve idarenin işlem ve eylemlerinden doğan davaların ayrı bir yargı düzeninde çözümlendiği ülkelerde idareye uygulanan kurallar idare hukuku adını alır. Günümüzde; neredeyse her devletin anayasasında, ülkemizde olduğu gibi, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkeleri devletin temel nitelikleri arasında yer almaktadır. İdare hukuku, kamu yönetimi alanında çalışanlar için, olmazsa olmaz hukuk dallarından biridir. İyi bir idareci olabilmenin yolu idare hukukundan geçer. Yani, iyi bir idarecinin mutlaka hukuk, bilhassa da idare hukuku alanına hâkim olması gerekir.
İdare hukuku konuları: İdari etkinliklerin hukuki çerçevesi, idari teşkilat, hukuk devleti ve idari işlemler, Türkiye Cumhuriyeti Devlet İdaresinin görevleri ve kamu hizmeti, kolluk, kamu görevlileri, idarenin malları ve kamulaştırma ile idarenin sorumluluğu ve mahalli idareler başlıkları altında sınırlandırılarak ele alınmıştır.
Bilindiği üzere toplum hayatı hızla değişmekte ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkmaktadır. Bu değişim ve ihtiyaçlar mevzuatta değişikliklerin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bundan idare hukukuna ilişkin mevzuat da nasibini almaktadır. Çalışmamızın birinci baskısı, Anayasa değişikliğini dikkate alarak yapılmıştır. İdarenin faaliyet alanının çeşitliliği ve yaygınlığı yanında, mevzuattaki değişikliklerin sıklığı, kitaptaki bazı konuların bu değişiklikler çerçevesinde hazırlanmıştır. 2018 yılında yürürlüğe giren 2017 Anayasa değişikliği sonrasında Türk Kamu Hukuku sistemimizde yaşanan köklü değişimin doğal sonucu olarak, idare hukukunda olağanüstü değişim yaşanmasının idare hukukçularının işini ne kadar güçleştirdiğini de göstermektedir. Bu noktada, artık Temmuz 2018 itibarıyla tamamen yeni bir mecraya giren Türk Kamu Yönetimi sistemimize koşut olarak yepyeni bir İdare Hukuku ile karşı karşıya olduğumuz vurgusuna dikkat çekmek gerekir. O yüzden Kitap; Anayasa'da, kanunlarda, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde ve ilgili diğer mevzuatta yapılan değişiklikler, yargısal içtihatlar ve öğretideki gelişmeler doğrultusunda hazırlanmıştır. Bu çalışmada başkanlık sistemine uyum sürecinde çıkarılan önemli kanun ve TBMM İçtüzüğü değişiklikleri ile Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle getirilen düzenlemeler de dikkate alınmıştır.
21 Ocak 2017 tarihli Anayasa değişikliği ve 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri ile Türkiye "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" adı verilen yeni bir hükümet sistemine geçmiştir. Yeni sistemle birlikte, başta Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri olmak üzere yapılan düzenlemeler ile Türk İdare Teşkilatı ve İşleyişinde önemli değişiklikler olmuştur. Bütün bu değişiklikler ile Türk İdare Hukuku da değişikliklere uğramış, konuların yeni sisteme uyumlu bir şekilde ele alınması zorunluluğu doğmuştur. Kitap, yeni hükümet sistemine uygun olarak ve öğrencilerin hem derslerde hem de çeşitli sınavlardaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hazırlanmıştır.
Çalışmanın gerek hukuk fakültelerinde ve diğer ilgili fakülte ve bölümlerde idare hukuku dersi okuyan öğrencilere, gerekse hâkimlik-savcılık, kaymakamlık, müfettişlik ve uzmanlık gibi hukuk ve idare meslekleri sınavlarına hazırlananlara yararlı olacağını ümit etmekteyiz. Bu kitapta; İdari Etkinliklerin Hukuki Çerçevesi, Anayasa'da Öngörülen İdareye İlişkin Temel İlkeler ve Türk İdare Teşkilatı, İdari İşlemler ve İdari Sözleşmeler, Kamu Hizmeti, İdari Kolluk, İdarenin Sorumluluğu, Kamu Malları konuları ve Kamu Personel Hukuku eklenerek, konu yönünden eksikliğin giderilmesi ve bütünlüğün sağlanması amaçlanmıştır.
Hâkim ve savcı adayları ile Kaymakam adayları için ÖSYM tarafından sorulan sorular incelenerek ve ÖSYM’nin soru türü ile yorum mantığı üzerinde yoğunlaşarak hazırlanan kitap, Anayasa değişiklikleri dikkate alınarak hazırlanmış olup, Anayasa ve İdare Hukuku ile ilgilenen herkese yararlı olup, önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Kitabın, son değişiklikleri içermesi nedeniyle müfettişlik, kaymakamlık, hakimlik ve uzmanlık sınavlarına girecek öğrenciler için de temel eser niteliğinde olduğunu belirtmek gerekir.
Törehan ÖZDEMİR